1 Ağustos 2018 Çarşamba

‘’Eve gidince Konuşacaz Seninle’’

  Evet ‘’konuşacaz’’ yazdım. Bir annenin sinirlendiğinde kimsenin anlamadığı ama sadece  evladının anladığı bir tonlama vardır. Sinirli ses tonu herkes için aynı anlayışta  olsa da çocuklar yiyeceği azar tonuna göre derecesini çok iyi anlar. Benimki de onlardan biriydi.
  

   Tek çocuk olmanın bir zararını bu kısımda göreceksiniz. Annem ‘’eve gidince konuşacaz seninle’’ dediğinde sadece siz, annenizin komşular duymasın sesi ve kafanızı eğip baktığınız yer vardır. Sizi kurtaracak bir abi ya da ablanın olmayışı burada biraz sıkıntı oluyor. Önemli olan sizsiniz, başkalarının çocukları değildir.
 

   Herkes bana ‘’çocukluğunda usluydun, yaramazlığını görmedik’’ der. Sorun bakalım annem neler anlatıyor.
  

    Anneannemi kaybettiğimizde ben çok küçüktüm, annem daha 30 yaşında bile değildi. Beraber büyüdük diyebilirim. Büyümek hele ki beraber büyümek bizi çok yormadı ama eksikliğini hissettiğimiz anneannemin yerini de doldurmadı. Bu yüzden biraz annesinden farklıydı. İyi bir farktır bu hala hissederim.

  
İlk karşılaşma …
Unkapanından    otobüsle geçerken ‘’anne bana sazgı (saz) alıcaz dimi alıcaz dimi anneeğğ anneeğ alıcaz ama dimi anne anne alalım ama alıcaz dimi anne dediğimden bıktığı için  oyuncak olanında karar verdi ve aldı . 90’ların sonu Yedikuledeyiz. Arkası pembe önü sarı oyuncak bir  gitardı.  Gündüzleri televizyon karşısında çalan şarkılara göre kendimce eşlik ediyordum . Akşam olunca da babam   bak böyle çalınıyor diye kendisini kaptırır beni unuturdu. Gitarı  sopa gibi etrafa vurmayı keşfedince  işler değişti. Herkesin uslu hanım dediği kız gitti. İstediğim bir oyuncak alınmadığı zaman anneme bir tane yapıştırıyordum. Babam akşam eve gelirken ‘’süpyiz yumuyta’’  almayı unuttuysa yandı. Amcam muz almamış mı onunda kafasına bir tane. Kendimi konser sonu gitarını kıran Jimi  Hendrix sanıyordum . İstediğim bir şey olmayınca gitarla savunmaya geçmenin iyi bir şey olmadığını çocuğun anlayabileceği dille anlatabilen bir annem vardı. Ablamlar ‘AA yapma bu duvardaki taşlar var ya annesine ablasına vuran çocukların ellerinden yapılmış sonra senin de elin taş olur’ diye beni kandırmaya çalışıyorlardı .
   Ne zaman ki gitarla arkadaşlarımı dövmeye başladım işler sarpa sardı. İlk o zaman karşılaştım. Sarışın 1.60 boylarında bir kadın anneme benziyor . Suratı kıpkırmızı bana doğru eğildi ve şu sözleri dişlerini sıkarak söyledi : ‘’ivi gidinci kınışcız sininle’’ ilk başta anlayamamıştım. Gayet güzel eve gidiyorduk. Bakkaldan Ayşegül kitabımda alınmıştı. Annem yüzüme gülüyordu.  Eve geldik kapı kapandı işler bomba oldu. Kırmızı suratlı anneme benzeyen kadın geri döndü : ‘’ Kaç defa dedim , uyardım dimi . İnsanlara vurmak ne demek derdini konuşarak anlatabiliyorsun’’ diye bir başladı hiç susmadı. Sonunda gitar kırıldı ve çöpe gitti

   Göksel Sabır şarkısını Annem için söyledi …  
   Sonraki eve gidilince konuşacaz seninle kısmı kendini şarkılara bıraktı. Annem her yaramazlığımda sabııır sabır yaa sabır belki de akıllanır diye söylemeye başlayınca neye sinirlendiğini unutuyordu. Belki de akıllanır kısmını hala söylüyor. Konuşma yalan oluyor herkes kendi hayatına devam ediyordu. Saatler geçince ben sana neye sinirlenmiştim aman off neyse bir daha yapma evresine bırakıldı.
  Yıllar geçtikçe ben anneme hiç böyle demezdim , ben hiç böyle yapmazdım, ben hiç böyle değildim dediği her şeyi yaptığını öğrenince işler terse döndü. İyi ki  annemin küçüklüğünü bilen insanları tanıyorum. Bu yüzden;
  ‘’Artık eve gelince beraber konuşuyoruz. ‘’  Devamı ve uzun versiyonu kitabımda teşekkürler anneciğim sen benim en iyi ''evde konuşan'' annemsin …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder